ssk hizmet dökümü

4 Temmuz 2014 Cuma

Frédéric Auburtin

Frédéric Auburtin ("Fred Auburtin" olarak da bilinir), (d. 4 Temmuz 1962Marsilya) Fransız yönetmen, yardımcı yönetmen, aktör, besteci ve senarist. 1980'li yılların ortalarında film endüstrisinde yardımcı yönetmen olarak görev aldı. TV dizileri için senaryolar da yazan Auburtin, aktörlük ve yapım müdürlüğü de yaptı. Galası Cannes Film Festivali'nde gösterilen 18 yönetmenli "Paris, Je T’aime" (I Love You Paris) (2006) filminde "Quartier Latin" bölümünün yönetmenliğini üstlendi. Bu Film, 2006 Film Ekimi'nde ülkemizde de gösterilecektir.

Ferenc Gyurcsány

Ferenc Gyurcsány Macaristan'ın başbakanıdır. Önceki başbakan Péter Medgyessy'nin koalisyon partneriyle çıkan anlaşmazlık sonucunda görevinden istifa etmesi üzerine Gyurcsány'nin partisi 25 Ağustos 2004 günü, kendisini başbakan olmak için uygun görmüştür. 29 Eylül 2004'te de parlamenter oylamasıyla başbakan olmuştur (197 evet, 12 hayır şeklinde, ilk defa muhalefet partisinin büyük bir çoğunluğu oylamaya katılmamıştır.) 2006 parlementer seçiminde koalisyonun zaferine öncülük etmesiyle, başbakan olması güvence altına alınmıştır. 14 Nisan 2009'da başbakanlığı Gordon Bajnai'ye devretmiştir.

24 Haziran 2014 Salı

Pablo Picasso


Pablo Picasso

Pablo Picasso, tam adı ile Pablo Diego José Francisco de Paula Juan Nepomuceno María de los Remedios Cipriano de la Santísima Trinidad Ruiz y Picasso (25 Ekim 1881 - 8 Nisan 1973), İspanyol ressam ve heykeltıraş. 20. yüzyıl sanatının en iyi bilinen isimlerindendir. Georges Braque ile birlikte kübizm akımının temelini atmıştır.

Rusya İmparatorluğu


Rusya İmparatorluğu

Rusya İmparatorluğu (Rusça: Российская империя; Rossiyskaya Imperiya), 1721 yılında kurulup, 1917'deki Rus Devrimi'ne kadar var olmuş imparatorluktur. Rus Çarlığı'nın ardılı olmuş olan Rusya İmparatorluğu, 20. yüzyılın ikinci yarısında Sovyetler Birliğiolarak bir "süper güç" haline gelecek olan Rusya'nın çerçevesini oluşturmuştur. Dünya tarihindeki en geniş imparatorluklardan biri olmuş olan Rusya İmparatorluğu, Britanya ve Moğol imparatorluklarının ardından en geniş sınırlara ulaşmış tarihteki üçüncü ülkedir.
1866'da toprakları kuzeyden Kuzey Buz Denizi'yle, güneyden Karadeniz'le, doğuda Alaska'yla, batıda Baltık Denizi'yle çevrelenmişti. Avrupa'daki son mutlak monarşilerden biridir. 20. yüzyılın başlarında Britanya İmparatorluğu'nun ardından dünyanın en geniş ikinci imparatorluğu durumunda olan Rusya İmparatorluğu, 1914 yılında I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde, 5 milyon kişiden oluşan ordusu ile Avrupa'nın beş büyük gücünden biri konumundaydı. Avrupa'nın en büyük askeri güçlerinden biri olmasına karşın savaşın halk üzerinde yol açtığı yıkımın sonucu olarak 1917 yılında meydana gelen Rus Devrimi'yle tarihe karıştı. Yerine önce Rusya Geçici Hükümeti ardından Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu.

22 Haziran 2014 Pazar

Samuel Morse


Çocukluğu ve Eğitimi[değiştir | kaynağı değiştir]

Samuel Morse, coğrafyacı ve papaz Jedidiah Morse ile Elizabeth Ann Breese Morse'un ilk çocukları olarak Massachusetts, Charlestown'da doğdu. Daha küçük bir çocukken Phillips Akademisi'ne katıldı daha sonra 14 yaşında yüksekokula başladı. Kendini sanata ve çok tanınan bir Amerikan ressam olan Washington Allston'ın öğrencisi olmaya adadı. Yale Üniversitesi'nde iken, Benjamin Silliman ve Jeremiah Day'in elektrik hakkındaki konferanslarına katıldı. Portre resimler yaparak para kazandı. Ondokuz yaşında 1810 yılında Yale Üniversitesi'nden mezun oldu.

Portre çalışmaları[değiştir | kaynağı değiştir]

Morse, 1811'de Allston'a Avrupa'ya giderken eşlik etti. Gidip döndükten sonra portre çizimi revaçta olduğu için ağırlığını portreye verdi. Eski Millet Meclisi (The Old House of Represantatives), Louvre Galerisi (The Gallery of The Louvre), Herkülün Sonu (The Dying Hercules) en ünlü tablolarıdır. Morse, bir taşı ya da mermeri 3 farklı boyutta yontabilen mermer kesme makinesini icat etti. Morse bunun patentini alamadı, çünkü 1820'de Thomas Blanchard'ın benzer bir icadı vardı. 1826 senesinde Milli Güzel Sanatlar Akademisi'nin kurulmasında rol oynadı ve ilk başkanı oldu. 1830'da Roma'da öğrenim görürken, Danimarkalı/İzlandalı heykeltıraş Bertel Thorvaldsen tarafından eğitildi; Bazen bu iki sanatçı Antik Roma yıkıntılarında yürüyüşe çıkardı. Morse ayrıca Thorvaldsen'in portresini de yaptı. 1832 senesinde New York Üniversitesi Resim ve Heykel Bölümü profesörlüğüne getirildi. Telgraf çalışmalarına başlayınca portre çizimine ara verdi.

Telgraf çalışmaları[değiştir | kaynağı değiştir]

Morse'un mekanik araştırmalara merakı genç yaşlarında başlamıştır. 1832 senesinde yaptığı okyanus seyahatinde, Charles Thomas Jackson'un elektrikle ilgili son gelişmeleri anlatması üzerine, New York Üniversitesi'nde elektromanyetik konularında öğrendikleri konular, kafasında elektrikli telgraf fikrini doğurdu. Morse'un elektrikli telgrafı, bir elektrik devresinde bobinin bir kolu çekmesi ile rulo kağıdı üzerine izler bırakması esasına dayanıyordu. Kısa ve uzun çekmeler, kısa ve uzun izler bırakıyordu. 1835 senesinde başlayan bu çalışmalarına destek bulmak için Avrupa devletlerine başvurularda bulundu. Ancak bir netice elde edemedi. Bunun üzerine arkadaşı Chamberlain'i İstanbul'a gönderdi. Onlar ilme ve ilim adamlarına fevkalade destek veren Osmanlı ülkesinden çok ümitliydiler. Nitekim Chamberlain İstanbul'da büyük bir ilgi ve destek gördü. Fakat elindeki alet henüz pek ilkel bir vaziyetteydi. Bu sebeple aleti Viyana'da iyi bir işçilikle tekrar yapmak ve ondan sonra padişaha takdim etmek üzere geri döndü. Ancak Tuna Nehri yoluyla Viyana'ya hareket eden Chamberlain'in gemisi yolda batarak beş arkadaşı ile birlikte öldü. Böylece Osmanlı Devleti'nde telgraf kurulması için yapılmak istenen birinci teşebbüs sonuçsuz kaldı.
Morse, ilk elektrikli telgraf denemesini 1844 senesinde Washington ile Baltimore arasına 65 kilometrelik bir hat çekimiyle yaptı. Osmanlı Devleti ilk defa 1855 senesinde Kırım Savaşı esnasında Morse telgraf sistemini kullanmıştır. (Bkz. Telgraf)
Morse 1837'de elektrikli telgrafı icat etti. Joseph Henry, bugün Princeton Üniversitesi'nde bulunan çalışan ilk prototipi yapmıştı. Henry ayrıca, Morse'un O'Reilly'ye karşı dava açmasına rağmen yayınlayamadığı bilimsel dokümanlara da sahipti. Patent denemesi sürecinde, Morse'un avukatı, Morse'un kendi el yazısıyla yazılmış olan bilimsel dokümanların yakıldığını iddia etti. Joseph Henry zamanının açık kaynaklı teşebbüs sahiplerindendi ve Morse gizlilik avantajlarını elinde bulunduruyordu. 1837'de Morse cihazın patentini aldı. 1832'de, Morse elektomanyetik telgraf ve Charles T. Jackson'la yaptığı telgraf görüşmelerinde kullandığı Morse Kodları olarak bilinen sinyal alfabesi fikirlerini geliştirdi.
1835 sonbaharında, Morse hareketli kâğıt şerit üstüne kayıt yapan bir telgraf geliştirdi ve sergiledi. 1836 başlarında, Morse kayıt yapan telgrafını Dr. Leonard Gale'e sundu. Aynı yıl topladığı 1496 oyla New York belediye başkanlığı seçimlerinde başarısız oldu.
1836'da Morse çalışan ilk telgraf örneğini bitirdi. Bu telgraf tek elementli bir pil ve basit bir manyetizma kullanıyordu. Bu örnek 13 – 14 metre gibi çok kısa mesafelerde çalışıyordu. 1836 kışında Morse ilk örneğini Leonard Gale'e gösterdi. Gale, Joseph Henry'nin elektromanyetik röleler üzerine çalışmalarından haberdardı. Bu bilgilere dayanarak Gale, Morse'a birkaç gelişme tavsiyesinde bulundu ve Henry'nin bu gelişmeleri anlatan 1831 tarihli bilimsel yayınlarını okuması için teşvik etti. Bu gelişmelerle birlikte Morse ve Gale 16 kilometrelik bir alandan gelen mesajları kaydedebilecekti. Aynı yılın Eylül ayında, Alfred Vail New York Üniversitesi’nde telgrafın gösteriminde asistanlık yaptı. Vail’in babası iyi bağlantıları olan mucit, avukat, topluluk lideri ve teknoloji yatırımcısıydı. Morse’un telgraf üstündeki çalışmalarını finanse etti.

Telgraf alıcısı[değiştir | kaynağı değiştir]

1838’de Morse, her harfe bir nümerik kod atanmış olan telgrafik sözlüğünü, telgrafik bir şifreyle değiştirdi. Alfred Vail ilk günlerden beri tartışılan bu basit kodların asıl mucididir. Bu konudaki birçok yazıya göre Vail gerçek mucitti, buna karşın Morse ve taraftarları bunun aksini iddia etti.
Morse telgrafı, 24 Ocak’ta yüksekokullarda sergiledi. Morse elektrikli telgrafın ilk halka açık sunuşunu 8 Şubat 1838’de Philadelphia Pensilvanya’da bulunan Franklin Enstitüsü’nde bir bilim komitesinin karşısında gerçekleştirdi(İlk çalışma tarihi 6 Ocak’tır). Morse 21 Şubat’ta telgrafı başkan Martin Van Buren’e sundu. Kısa bir zaman sonra, Birleşik Devletler Ticaret Temsilcileri Komitesi başkanı F.O.J. Smith Maine, Morse’un arkadaşı oldu ve Kongrede 30,000 Amerikan Dolarını geçmeyen telgraf hattı projesini önerdi. Morse ayrıca bir su kütlesi üstünden, demiryolu altından veya iletken herhangi bir şeyden sinyal gönderebilen radyo telgrafın icadına öncülük etti.
1839’da Samuel Morse (Paris'ten) Louis Daguerre tarafından Daugerreptype Fotoğrafçılığın ilk Amerikan tanımlamasını yayınladı. Morse Amerikan "daugerreptype"lara öncülük etti. 24 Mayıs 1844’de Morse Washington D.C.’de bulunan Yüksek Mahkeme binasından Baltimore, Maryland’de bulunan asistanı Alfred Vail’e şu telgraf mesajını gönderdi; “What hath God wrought” (İncil’den alıntı, Numaralar 23:23).
1850’ler de Morse Kopenhag’a gitti ve heykeltıraşın mezarının da bulunduğu Thorvaldsen müzesini ziyaret etti. Kral VII. Frederick tarafından kabul edildi ve Thorvaldsen’in 1830’da yapmış olduğu portresini vasiyeti gereği kraliyet ailesine bağışladı. Thorvaldsen’in portresi halen Danimarka Kraliçesi II. Margaret’tedir.
Morse, 1872 yılında 80 yaşında New York 5 West 22. sokaktaki evinde öldü ve Brooklyn'de bulunan Green-Wood Mezarlığı'na gömüldü.

Alexander Graham Bell


Alexander Graham Bell, (d. 3 Mart 1847, Edinburgh İskoçya - ö. 2 Ağustos 1922, Baddeck Kanada), 1876'da telefonun icadı ile tanınan Alexander Graham Bell önce Ontario'ya, daha sonra Boston'a yerleşti. Ancak ABD Temsilciler Meclisi'nden, telefonun mucidinin İskoç Graham Bell değil, İtalyan göçmeni Antonio Meucci olduğu kararı çıktı.
Aslında Graham Bell, sağırların sessizliğini ortadan kaldırmaya çalışıyordu. Bunu başaramadı ama her gün yeni bir özelliğe kavuşan telefonla birbirinden kilometrelerce uzaktaki insanların birbirlerini duymalarını sağladı.
Telefonu icat eden Graham Bell'in annesi doğuştan işitme engelliydi. Dedesi ve babası yıllarını işitme engellilere adadı. Özellikle babası işitme engellilere duymasalar bile konuşmayı öğretmenin yollarını geliştirmeye çalıştı. İki kardeşi veremden ölünce, babası kalan tek oğlunun sağlığı için Kanada'ya göçtü. Babasının ölümünden sonra onun çalışmalarını tanıtmak ve yaymak için çabalayan Graham Bell Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti. Burada bir süre işitme engellilere dil öğretmeni yetiştiren okulda çalıştı. Daha sonra kendi okulunu kurdu.
Ünü kısa sürede yayılan Bell, Oxford Üniversitesi’ne konuk öğretmen olarak çağrıldı. İngiltere'de eline geçen Alman Hermann von Helmholz adlı bilginin işitme fizyolojisine ilişkin kitabını okudu. Müzik sesinin bir tel aracılığı ile aktarılabilineceği düşüncesi üzerinde yoğunlaştı. Bu sırada başka bilim insanları da bu konularda çalışmalar yürütüyordu. Elisha Gray bunlardan biri.
İngiltere'den dönen Bell, Boston Üniversitesi İnsan Sesi Fizyolojisi dalı profesörlüğüne getirildi. Kuramsal bilgilerini teknik destekle yaşama geçirmeye ve işitme engelliler için duymalarını sağlayacak aletler yapmaya girişti. Thomas Watson adlı bir elektrik mühendisi ile birlikte çalışmaya başladı. Çalışmalarını yürütmek için maddi destek gerektiğinde kendisine Avukat Gardnier Greene Hubbart yardım elini uzattı. Bell ve Watson 1875 yılında sesin tel üzerinden bir başka yere gittiğini ortaya çıkardı. Ancak ses anlaşılmaz bir durumdaydı. 14 Şubat1876 günü Bell ve Gray telefon patenti almak için ayrı ayrı başvuru yaptı. Bell'e 7 Mart günü istediği patent verildi. 174.465 nolu patentini alan Bell atölyede denemelerini sürdürürken telefonu çalıştırmak için kullandığı bataryadan pantolonuna asit döküldü. Watson'u yardıma çağırdı:

Bell telefonla konuşurken, 1876
"Mr. Watson —Come here —I want to see you" ("Bay Watson. Buraya gelin. Sizi görmek istiyorum.")
Bell yardımcısını yardıma çağırırken farkında olmadan 135 yıl önce 10 Mart günü ilk telefon görüşmesini yaptı. Watson Bell'in sesini "telefon"dan duydu. ABD'nin 100’üncü kuruluş yıldönümüne denk gelen bu buluşu ona düzenlenen Yüz Yıl sergisinde birçok ödül kazandırdı. Bell bilimsel çalışmalarını yürütmek için maddi ve manevi destek gördüğü Hubbart Ailesi’nden Mabel ile bir yıl sonra evlendi.
Eşi dört yaşından beri sağırdı. Bell öğrencisi olarak tanıdığı ve daha sonra evlendiği Mabel'e derin bir sevgi duydu. Artan ününe karşın hiçbir zaman ne eşini ne de işitme engellileri göz ardı etmedi. Eşine yazdığı bir mektupta "Eşin, hangi noktaya çıkarsa çıksın, ne denli zengin olursa olsun, emin ol işitme engellileri ve onların sorunlarını her zaman düşünecektir" diye yazmıştır.
Bugün öne çıkan buluşlarının gölgesinde kalan yapıtlarının çoğu işitme engeli konusundaydı. İşitme engelli annesinin ve eşinin duyamadığı sesleri kaydetmeyi başardı. "Gramofon"dan kazandığı parayı bugün de sağırlar için çalışmalar yürüten Alexander Graham Bell İşitme engelliler Kurumu’na harcadı.Fransa hükûmeti insanlığa hizmetinden dolayı onur ödülü ve para ödülü verdi. Verilen parayı Washington'da İşitme engelliler için Volta Enstitüsü’nü kurmada kullandı. İlk el telefonunu geliştirmek için Bell teknik sorunları alt etmeye çalışırken bir yandan da kendisini dava eden Gray'a karşı hukuk savaşı verdi. Telefon atölyeden 4 yılda çıkabildi. 1880 yılında Bell'e yardım eden Tainer radyofon adını verdikleri aleti denedi.
Bir okulun tepesine çıkan Tainer çok uzaktan görebildiği Bell'e telefonla seslendi "Bay Bell. Bay Bell. Beni duyabiliyorsanız lütfen pencerenin önüne gelip şapkanızı sallayın." Bell şapkasını salladığında artık telefon doğumunun ardından emeklemeye başladı. Sekiz yıl sonra Connecticut eyaleti ilk telefon şebekesine sahip kent oldu.
Telefon yakın yıllara dek Türkiye'de olduğu gibi santraller ve memurlar aracılığı ile yürütülüyordu. Bir süre sonra santrallerde erkek memur yerine kadın memurun çalışması geleneği başladı. ilk kadın santral memuru da Boston'da çalışmaya başlayan Emma Nut oldu.
Kimi siyah beyaz filmlerde gülme konusu yapılan "manyetolu telefon" görüşmeleri 1899 yılında Almon B. Stowger adlı birinin katkısı ile otomatikleşmeye yöneldi. İşin garip tarafı Stowger telefoncu değil cenaze levazımatçısıydı. Rakibinin eşi telefon şirketinde çalışıyordu. Cenaze işleri için Strowger'ı arayanları bu memur kendi eşine bağlıyordu. Bu zor durum karşısında çözüm bulmak için kolları sıvayan Strowger otomatik santralı yapmayı başardı. Halk yeni telefona "kızsız telefon" adını taktı.
Bugünkü telefonlara benzemeyen bir biçimdeydi. Üzerinde birler, onlar, yüzler basamağını temsil eden üç tuş bulunuyordu. Bağlanmak istenen numara tuşlara aranan numarada yer alan rakamın değeri kadar basılarak sağlanıyordu. Arayan kişi tuşa kaç kez bastığını sık sık şaşırdığı için karmaşaya da yol açıyordu. Bunun da çözümü çok geçmeden bulundu.
Kısa sürede New York sokaklarını telefon direkleri ve kablo hatları örümcek ağı gibi kapladı. Yürünmez bir hale gelen sokaklardaki bir telefon direği kabloları tutan 50 çapraz tahta taşıyordu. Telefon günlük yaşama değişik biçimlerde girmeye başladı.
O yıllarda yayımlanan gazetelere verilen bir reklamda telefon şöyle tanıtıldı:
"Sohbet. Ağızdan kulağa telefonla konuşarak çok daha rahat."[1]
Bell 1915 yılında New York'u San Francisco'ya bağlayan ilk uzun kentlerarası telefon hattını açtı. Karşısında yine yardımcısı Watson vardı. Aradan geçen onca yıla karşın Bell ilk günü unutmadı. Watson'a "Watson seni istiyorum, buraya gel" dedi.
Telefonun olanaklarından yararlanarak müşteri çekmek isteyen oteller arasında kıyasıya bir savaş başladı. Oteller ünlü müzik, tiyatro, opera, konser salonlarına bağlanan telefon "Tiyatrofon" hattı ile aldıkları sesi lobilerinde oturan müşterilerine dinletmeye başladı. Bu evlere ve iş yerlerine yayıldı.
Graham Bell belleklerde telefonun bulucusu olarak yer etse de adının öne çıkmadığı çalışmaları da vardı. Bunlardan biri büyük bir ilgi ile tüm dünyanın izlediği National Geographicdergisindeki yöneticiliğiydi. Yüzyirmi yıl önce silahlı saldırıya uğrayan ve ağır yaralanan ABD Başkanı Garfield'ın bedenindeki kurşunların yerini belirlemede ilk kez kullandığı telefonik sonda, Röntgen'in X ışınları ile tanıyı geliştirilmesinde kullanıldı. Deniz ve hava taşımacılığı için projeler gerçekleştirdi.
1893 yılında telefon ile ilgili gelişmeleri kaleme alan bir yazar gözlemini şöyle dile getirdi: "Şu anda duyabildiğimiz sanatçı ve şarkıcıları bir süre sonra insanlık görmeyi de başaracak."
Bu sözler "televizyon" özlemi olarak yorumlanmasına karşın gelişen teknoloji görüntülü cep telefonlarını, internet üzerinden canlı yayınla iletişimi işaret ettiğini göstermektedir.Bilimkurgu severler ise "Uzay Yolu" filminden esinlenerek insanların ışınlanmalarından, insanların bulundukları yerde başka bir yerdeki olayı üç boyutlu olarak ekranlarda görerek ya da duyarak değil hissederek elde edeceği günleri tartışıyor...
İşitme engeline karşı yürütülen savaşımın sonucu insanlık dünyasının sağırlığını gideren bir buluşu armağan eden Bell öldüğünde ona duyulan büyük saygı ve sevgiden ötürü soyadından yola çıkarak telefonu simgelemek için kırmızı "çan" kullanıldı.

Patentleri[değiştir | kaynağı değiştir]

  • Bell'in patentlerinin tam listesi
TIFF formatında U.S. patent görüntüleri
  • U.S. Patent 161.739 Elektrik telgraflarının alıcı ve göndericilerinde geliştirme, kayıt mart 1875, tescil nisan 1875 (multiplexing signals on a single wire)
  • U.S. Patent 174.465 Telgrafta geliştirme, kayıt şubat 14, 1876, tescil mart 7, 1876 (Bell'in ilk telefon patenti)
  • U.S. Patent 178.399 Telefonik telgraf alıcılarında geliştirme, kayıt nisan 1876, tescil haziran 1876
  • U.S. Patent 181.553 Elektrik akımı üretiminde geliştirme (Döner kalıcı mıknatıslar kullanarak), kayıt ağustos 1876, tescil ağustos 1876
  • U.S. Patent 186.787 Elektrik telgrafı (Kalıcı manyetik alıcı), kayıt Ocak 15, 1877, tescil ocak 30, 1877
  • U.S. Patent 235.199 Sinyalleşme ve iletişim için cihazlar, ismi Fotofon, kayıt Ağustos 1880, tescil Aralık 1880
  • U.S. Patent 757.012 Hava Taşıtı, Haziran 1903 kayıt, Nisan 1904 tescil

Sinema Biyografileri[değiştir | kaynağı değiştir]

  • Animated Hero Classics Alexander Graham Bell (1995)}}
  • The Story of Alexander Graham Bell, 1939 filmi VCR kaseti için yeniden düzenlenmiştir, Don Ameche Bell'i canlandırıyor, (1966) ISBN 0-7939-1251-2
  • Biography — Alexander Graham Bell, A&E DVD Bell'in tarihi izleri ve fotoğraflarıyla yapılan bir biyografi , (2005)
  • The Sound and the Silence (1992) (TV) John Bach canlandırıyor Alexander Graham Bell'i; Canada / New Zealand / Ireland Sound and the Silence

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ "Alexander Graham Bell Laboratory Notebook, 1875-1876". 1875-1876. Erişim tarihi: 2013-07-24.

24 Mayıs 2014 Cumartesi

Bernhard von Bülow

Prens Bernhard Heinrich Karl Martin von Bülow (d. 3 Mayıs 1849 - ö. 28 Ekim 1929), Alman İmparatorluğu şansölyesi ve 1900 - 1909 arasında Prusya başbakanı. I. Dünya Savaşı öncesinde İmparator II. Wilhelm ile birlikte Almanya'yı genişletme politikası izlemiştir. Babası Bismarck hükümetinde dışişlerinden sorumlu devlet bakanıydı. Bülow, İsviçre'nin Lozan kenti ile Berlin ve Leipzig'de hukuk öğrenimi gördü. 1874'te Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Çeşitli diplomatik görevler aldı ve 1893'te Roma büyükelçisi oldu. Gerçek anlamda iktidara yükselişi, Haziran 1897'de, II. Wilhelm'in kendisini dışişlerinden sorumlu devlet bakanı atamasıyla gerçekleşti. Kısa sürede şansölye Hohenlohe-Schillingsfürst'ten daha etkili bir duruma geldi ve üç yıl sonra onun yerini aldı. Bülow'dan beklenen, hem imparatorun düşüncesiz davranışlarıyla küçük düşmesini önlemesi, hem de çoğunluğun istediği gibi saldırgan bir dış politika izlemesiydi. Gerek bakan, gerekse şansölye olarak izlediği dış politikada Friedrich von Holstein'dan büyük ölçüde etkilendi. II. Wilhelm'in, Alman İmparatorluğuna dünya güçleri arasında önemli bir yer kazandırma politikasını gerçekleştirmek için Bismarck'ın benimsediği, olgulara dayanan gerçekçi politikayı (Realpolitik) uyguladı. Bakanlık döneminde, Çin'deki Chiao-chou (Kiaochow) Körfezini, Caroline Adalarını ve Samoa'yı (1897-1900) ele geçirerek, ülkesine Büyük Okyanusta toprak kazandırdı. Almanya'yı Ortadoğu'da önemli bir güç haline getirebilmek için Bağdat Demiryolu'nun yapımını etkin biçimde destekledi. 1908'de Avusturya-Macaristan'ın Bosna-Hersek'i ilhakını Avrupa'ya kabul ettirmesiyle, imparatorluğun kuşatılmasından korkan Almanlarca olumlu karşılandı. Bülow Almanya'ya karşı bir İngiliz-Fransız-Rus birliğinin kurulmasını engellemekte aynı başarıyı gösteremedi. 1898-1901'de Holstein'la birlikte Avusturya-Macaristan için İngiliz güvencesine dayanan bir ittifak kurma amacıyla görüşmeler yapmaya çalıştı. Ama denizlerdeki üstünlüğünü Almanya'ya kaptırmaktan çekinen İngiltere buna yanaşmadı. 1905'te Rusya'yla Björkö Antlaşması'nı yapması, Rusya'nın 1907'deki İngiliz-Fransız Antlaşması'na (Antant) katılmasını engelleyemedi. Almanya'nın Fas'ta İngiltere ve Fransa'yla karşı karşıya gelmesi de uluslararası gerginliği artırdı. Bülow, Prusya'nın ve imparatorluğun içişlerinde ise, Muhafazakârlardan, Merkezcilerden ve zaman zaman da Ulusal Liberallerden destek alıyordu. Sosyal Demokratlara baskı uygulanmasına, hatta devlet bakanı Artur Posadowsky aracılığıyla bazı temkinli toplumsal önlemler almasına karşın, onların gerçek bir siyasi güç kazanmamalarına da dikkat etti. Prusya'daki üç sınıflı oy hakkı yasalarının kaldırılması, Prusya ile imparatorluk arasındaki ikiliğin giderilmesi, imparatorluk maliyesinin düzeltilmesi ve dolaysız vergi konulması gibi birçok ivedi sorunu çözmekten kaçındı. Reichstag'la işbirliği yapma gereğini kavrayarak 1905'ten sonra liberal anayasa yanlılarına yöneldi. II. Wilhelm'in 1908'de, Londra'da çıkan The Daily Telegraph gazetesinde yayımlanan düşüncesiz sözleri Bülow'un ertesi yıl görevinden alınmasına yol açtı. Bülow, gazetenin yayından önce kendisine gönderdiği makale provasını okumadığını kabul etti. Wilhelm ise Bülow'un makaleyi imparatoru küçük düşürmek amacıyla onayladığına inanmıştı. Ölümünden sonra yayımlanan anıları Denkwürdigkeiten (1930-1931; der. Franz von Stockhammern, 4 cilt, Anılar), Bülow'un kendisini, savaşın ve Almanya'nın çöküşünün sorumluluğundan kurtarma girişimidir. Gerçekte bu anılar, onun bir devlet adamı olarak kendi sınırlarını göremediğini ortaya koyar.

15 Mayıs 2014 Perşembe

Masal

Masal, sözlü halk hikâyesi. Olağanüstü öğe, kahraman, olaylara yer verilen yaşanmamış öykülerdir.
Masallarda yer ve zamana bağlılık yoktur. Masal terimi öncelikle, KülkedisiAli Baba ve Kırk HaramilerKeloğlan gibi ulusal ve uluslararası sözlü geleneğin ürünleri olan halk öykülerini kapsar. Ama sözlü gelenekle ilişkisi olmayan edebî yönü ağır basan bazı eserler de bu türün içinde yer alır.
Masallar, genellikle "masal anaları" tarafından kendisini dinlemeye hazır topluluklara anlatılır. Daha sonra derlemeciler tarafından yazıyaaktarılır.

  • 1. Olağanüstü konular vardır.
  • 2. Kahramanlar gerçeküstü özelliklere sahip olabilir.
  • 3. Yer ve zaman belirsizdir.
  • 4. Her masaldan bir öğüt, bir ders çıkarılabilir.
  • 5. Masallar kalıplaşmış bir tekerleme ile başlar.
  • 6. Masallarda olağanüstü varlıklar (cin, peri, melek) bulunabilir.
  • 7. Masallar kalıplaşmış tekerlemelerle biter.
  • 8. Masallar hep mutlu sonla biter.
  • 9. Niteliği ne olursa olsun her şeyiyle hayal ürünüdürler.
  • 10. Olaya dayalı sanatsal kurmaca metinlerdir.
  • 11. Yazılı ve sözlü edebiyat ürünüdür.
  • 12. Masalın finalinde her zaman iyiler kazanır.
  • 13. Masallar iyiyi ve kötüyü anlatarak,çocukların olaylardan ders çıkarmalarını amaçlar.

12 Mayıs 2014 Pazartesi

ROM

Sadece okunabilir bellek (İngilizceRead-only Memory, ROM). ROM, bilgisayarlarda ve diğer elektronik aletlerde kullanılan bir depolama birimidir. RAM gibi yazılıp silinebilen bir depolama birimi değildir. ROM içeriği sadece üretim anında yazılır. Kullanıcının kendi isteği doğrultusunda programlanamaz.
Yazılımı: Elektrikle değiştirilebilir ROM bu tür için, yazma hızı her zaman çok hızlı okuma ise daha yavaştır. ve olağanüstü yüksek voltaj, sinyalleri etkinleştirmek yazmak uygulamak için jumper fişlerinin hareketi ve / komut kodları kilidini özel kilit gerekebilir. Modern NAND Flash (ihtiyaç) bellek hücrelerinin büyük bloklar aynı anda yazılı izin vererek, 15 MB / s gibi yüksek hızlarda (veya 70 ns / bit) ile, herhangi bir yeniden yazılabilir ROM teknolojisi yazma hızı en yükseğe ulaştırır.
Okunma hızı: RAM ve ROM hızlarının kıyası zaman içinde çeşitlilik göstermesine rağmen,2007 itibariyle büyük RAM çipleri birçok ROM'dan daha hızlı okunmaktadır.Bu nedenle (ve standart erişime izin vermek için) ROM içeriği bazen RAM'e kopyalanır ya da ilk kullanımdan önce geçici olarak saklanır ve daha sonra RAM tarafından okunur.
Dayanıklılık ve Veri Saklama: Yeniden yazılabilir ROM ancak belli bir yazma sayısına kadar dayanıklıdır çünkü elektronların serbest transistör geçişi üzerindeki elektrik izolasyon katmanının içinden geçmesiyle yazma işi gerçekleşir.Her geçiş izolasyon katmanında belli bir hasara neden olur.İzolasyon katmanında kalıcı bir hasar olmadan önce ROM döngüsünü tamamlar.İlk çıkan EAROMlarda bu sınır 1.000(bin) yazma işlemiyle sınırlıyken modern Flash EEPROMlarda dayanıklılık 1.000.000(bir milyon)'a kadar ulaşmıştır.Yine de bu sınırsız sayıda yazma işlemi anlamına gelmemektedir.Bu dayanıklılık sınırı ve bit başına düşen yüksek değer gösteriyor ki yakın gelecekte flash tabanlı belleklerin manyetik disk sürücüleri tamamen yerinden etmesi pek mümkün değildir.
Tam olarak okunabilen ROM'un üzerindeki zaman aralığı yazma döngüsüyle sınırlı değildir. EPROM, EAROM, EEPROM, ve Flash'ın veri saklaması, hafıza hücre transistörlerinden sızan dalgalı geçişler tarafından sınırlandırılabilir. Bu sızıntı yüksek sıcaklık ya da radyasyon tarafından hızlandırılabilir. Gizlenmiş ROMlar ve fuse/antifuse PROMlar bundan etkilenmezler, onların veri saklaması fiziksel etkilerden ziyade dahili devrenin elektriksel kalıcılığına bağlıdır.
Tarihçesi: En basit yapılı transistörlü ROM, transistörün kendisi kadar eski bir tarihe sahiptir. Bileşimli mantıksal kapılar, m-bit veri çıktısının isteğe bağlı değerleri üzerine n-bit adres girdisi planı oluşturmak için elle birleştirilebilir. ROM, entegre devrelerin icadıyla Mask ROM'a haline gelmiştir.